Mersin’de 1947 seçimlerinde, “Namus meselesi” diyerek oy sandığını almak isteyenlere karşı direnerek adını Türk demokrasi tarihine altın harflerle yazdıran Toroslar ilçesindeki Arslanköy, bentonit madeni şirketi Berus AŞ’ye direnemedi!
HEDİYE EROĞLU
Kurtuluş Savaşı yıllarında Mersin’de Kuvayi Milliye ateşinin ilk yakıldığı yer olan Arslanköy’ün düşman işgalinden kurtuluşunun 105. yılını buruk kutluyor.
Çok partili sisteme geçiş sürecinde sandığa sahip çıkan köylülerin gösterdikleri demokrasi mücadelesi sonrası “Sandık namusumuzdur” sözünün çıkış noktası olan Mersin'deki Arslanköy, bu defa da geleceğini karartacak maden faaliyetlerine karşı direnişte.
KÖY KAHVESİNDEKİ ÇED TOPLANTISINDA JANDARMA GÜVENLİK ÖNLEMİ ALDI
Mersin’in Toroslar ilçesine bağlı Arslanköy Mahallesi’nde bentonit madeni işleten Berus Maden İşletmeleri AŞ, mevcut 23,77 hektarlık maden sahasını 21 kat büyüterek 510 hektara çıkarmak istediği proje için yapılan Çınarlı Kahve olarak bilinen köy kahvesinde Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) toplantısı düzenlendi. Jandarmanın köylüye karşı güvenlik önlemi aldığı toplantı protesto gösterilerine sahne oldu.
“ARSLANKÖYDE BOKSİT MADENİ İSTEMİYORUZ”
Köylülerin imza altına aldıkları projeye karşı durdukları dilekçeler ile katıldıkları toplantıya; Kavaklıpınar, Yavca, Tırtar, Deynek, Sadiye Köyleri muhtarlıkları, TEMA Vakfı, Arslanköy Dayanışma ve Kültür Derneği, Şaymana Grubu, Mersin Çevre Platformu bileşenleri ile çeşitli sivil toplum kurum ve kuruluş temsilcileri de destek verdi.
“Arslanköyde boksit madeni istemiyoruz” diyerek ÇED toplantısının yapılmasına ıslık ve sloganlarla izin vermeyen Mersinliler, şirket yetkililerini bölgeyi yaşanmaz hale getirecek projeyi geri çekmeye çağırdı.
KÖYLÜ TUTANAK TUTTU, İTİRAZ EDECEK
Ancak Jandarma ekipleri, şirketin talebi üzerine çevrecileri ve Mersinlileri zor kullanarak salondan dışarı çıkarttı. Toplantı; Arslanköy Muhtarı Züleyha Ay, jandarma ve şirket çalışanlarının katılımı ile gerçekleştirildi. Yeniden salona giren bazı çevreciler ile köyüler yaşananlar üzerine toplantıyı protesto ederek dışarı çıktı. Çevre Platformu üyeleri ve bazı köylüler, dışarıda ‘toplantı yapılmadı’ tutanağı tutarak, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüne itiraz kararı aldı.
“ÇED TOPLANTISI; MUHTAR, JANDARMA VE ŞİRKET ÇALIŞANLARI İŞBİRLİĞİ İLE YAPILDI”
“Bu toplantı meşru değil, toplantının yapılmadığına dair köylüler ile tutanak tuttuk çünkü içerde bölge halkı yoktu” diyen Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan, “ÇED toplantısı; muhtar, jandarma ve şirket çalışanları işbirliği ile yapıldı. Mahalle muhtarını; jandarmanın bizi zorla, ittirerek adeta darp ederek dışarı çıkarırken sessiz kalması nedeniyle kınıyoruz. Şirketten, ranttan yana tavır alan muhtar, adeta suyunu, toprağını şirket uğruna, rant uğruna sattı” tepkisi verdi.

MADEN ŞİRKETİ, 719 FUTBOL SAHASI BÜYÜKLÜĞÜNDE GENİŞLEME ALANI İSTİYOR
Köylülerin hazırladığı itiraz dilekçesinde, ‘boksit madeni’ çıkarmak için faaliyet gösteren Berus Maden İşletmeleri AŞ’nin mevcut 23 bin 77 hektarlık alanı 21 kat büyütülerek 510 hektara yani 719 futbol sahası büyüklüğünde bir alana çıkarmak istediğine dikkat çekildi.
Bu sayede şirketin yıllık üretim miktarını 1 milyon tona çıkarmayı planladığının belirtildiği dilekçede, “Genişletilecek alan, ‘ekolojik niteliği korunacak alan’ statüsünde bulunuyor. ÇED dosyasına göre bölgede ; ‘obrizya’, ‘gül kazteresi’, ‘sıkgeven’ ve ‘bozcaboğum’ olmak üzere endemik bitki türleri ile ‘Toros kertenkelesi’(Aslında daha fazla bitki türü, hayvan ve böcek) yaşıyor. Genişletme alanı ayrıca ‘mera’, ‘orman’ve ‘tarım’ arazilerinden oluşmaktadır.
AYDA 17, YILDA 130 PATLATMA YAPILACAK
Madende ayda 25 gün çalışma yapılması, 3 günde 2 kez patlatma gerçekleştirilmesi, ayda 17, yılda 130 patlatma, 179 bin 400 kilogram ANFO ve 4 bin 386 kilogram dinamit kullanılacağı öngörülmektedir. Patlatılan dinamitler, birçok yerde, yer altı suyollarının yönlerini değiştirmekte, dolayısıyla içme su kaynakları ve derelerin suları çekilmekte veya kurumaktadır.
Zaman-zaman Afrika’dan kalkan toz bulutlarının Türkiye’ye ulaştığı düşünülürse maden ocağı ile civar köy, yaylak ve yerleşim merkezleri arasındaki mesafe sıfır sayılır. Dinamit ve patlayıcıların ortaya çıkardığı tozlar bitkiler, hayvanlar ve insanları olumsuz etkileyecek psikolojik ve bedensel ciddi sağlık problemleri yaşanacak, yörede arıcılık ve koyunculuğu bitirecektir. Doğal yaşam döngüsü bozulacaktır. Önceleri bol miktarda elde edilen ‘kır balı’ bugün alınamamaktadır. Patlatmalar, çoluk-çocuk tüm insanları, hayvanları, bitkileri strese sokacak ve psikolojilerini bozacaktır. Kapasite artışıyla birlikte endemik yapı, çevre, orman, tarım ve mera alanları daha fazla zarar görecektir.
BÖLGE TARIMINA DARBE VURACAK
Hedeflenen yıllık yaklaşık bir milyon ton boksit istihsali bir milyon ton madenin nakli anlamına geliyor. Bu ise günde yaklaşık 4 bin 400 ton eder. 20 tondan 220 tır, yani mevcut ağır yük taşmacılığına ilave 220 geniş ve uzun araç, her gün yollarda hareket halinde olacak. Yollarda trafik yükü, trafik yoğunluğu ile maalesef yaralanmalı ve ölümlü kazalar artacak. Şu anda bile evlerimizin, araçlarımızın, tarımsal arazilerimizin üzerine, zararlı kimyasallar içeren toz toprak yağmaktadır ve daha da artacak.
Yurt dışına gönderilen sebze ve meyveler bu nedenle geri dönmektedir. İçme ve sulama sularının kirlenmesi insan, hayvan ve bitkilere zarar veriyor. Halk daha fazla yoksullaşmasına, göç etmesine, arazilerin el değiştirmesine, demografik yapının bozulmasına yol açacaktır. …
DAHA FAZLA ZARARA UĞRAMAK İSTEMİYORUZ.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 56: ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir’ demektedir.
Söz konusu kapasite artışı Arslanköy, Kavaklıpınar, yavca, Tırtar, Deynek ve Sadiye Olmak üzere tüm halkımızın anayasal haklarının ayaklar altına alınması demektir. Boksit madeni kapasite artırımı ile anayasal haklarınızın ayaklar altına alınmasını istiyor musunuz?” ifadeleri yer aldı.
| ARSLANKÖY DİRENEMEDİ! |
